7 Şubat 2016 Pazar

6. Sınıflar Öykü Bildirgesi Birincisi


UZAKLARI YAKIN EDEN KAPI

-          Bekleyin, daha sütümü yeni bitirdim. Öykü zamanına bensiz mi başlayacaksınız? Uzak
diyarlardaki arkadaşlarımızı ziyarete bensiz mi gideceksiniz?
-          Çabuk ol! Hayal gücü treni kalkıyor, burada kalmak istemezsin herhalde?
-          Tamam, yetiştim.


İşte yolculuk başlamıştı. Bütün çocuklar hazırdı. Her zaman böyle olurdu, akşamları hep kalabalık, sıkış tıkıştı. Eee tabii kim istemezdi bilinmezliğe yol almayı. Anlatıcı kadife sesiyle uçururdu herkesi belirsiz diyarlara, hava karardığında başlardı macera. Bugün de aynısı olmuştu. İmkansız denilen uzak diyar yolculukları hayallerle örülü zihnimizin sınırlarını aşıyordu. Gezmeye başladık sonsuz toprakları. Bin bir rengin patlamasıyla oluşmuş çiçekler gözlerimize uyanmak istemeyecekleri rüyalarda eşlik ediyorlardı.

İşte  benim düşüncem buydu arkadaşlar, bu güzellikleri gördükten sonra öykünün olmayacağı bir dünyayı aklım almazdı. Ne yazık ki pamuktan yapılmış bulutlarla uzaklara seyahate inanmayanlar var. Gerçek dünyanın tozundan, dumanından kafasını kaldıramayanlar, onları sıkılmadan bekleyen dostlarından haber alamayanlar, hiç tanışamayanlar…

Herkes çocukların daha üretken olduğunu söyler, hayallerine kanat çırpmakta zorlanmadıklarını, onların doğasında bunun var olduğunu. Ne de olsa onlar küçük, hayatlarında her şey şekillenmedi ve herkes onlara gerçek yüzünü göstermedi, kalpleri sertleşmedi kullanıldıkça kuruyan bedenleri gibi. Ama neden bulunmasın bir büyük, düş çarkının durakladığı yerde? Dünyaya geldiğimizde hepimiz aynı değil miydik? Nedendi bu farklılık? Acaba öykülerin içine dalabilmenin yarattığı değişiklik miydi bu farklılığın sebebi?

Bir kapı düşünün, anahtarı hayal gücü olan gerçekle düşü ayıran bir kapı. Bakın ne kadar yakınmış gerçek ve hayal birbirine. Öyküdür bu kapının adı; uzakları yakın eden.

SİMAY BAL 6-A

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder